Sünnet ve Nafile Namazların Faziletleri
Günlük 12 rekât sünnet namaz kılmanın fazileti
Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: “Her gün farzdan başka Allah rızası için on iki rekat nafile namazı kılan her müslüman kul için Allah-u Teala mutlaka cennette bir köşk yapar.” (Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai)
Ebu Davud, şu cümleyi ekledi: “..Öğleden önce dört, sonra iki, akşam namazından sonra iki, yatsı namazından sonra iki ve sabah namazından evvel iki rekat..” (Ebu Davud)
“Kim öğlenin farzından önce dört, sonra dört rekat sünneti kılmaya devam ederse Allah (Celle Celaluhu) ona cehennemi haram kılar.” (Ahmed b. Hanbel, Ebu Davud, Nesai, Tirmizi)
“Sabah namazının iki rekât sünneti dünya ve içindekilerden hayırlıdır.” (Müslim, Tirmizi)
Tevbe namazı kılmanın fazileti
Ebu Bekir radıyallahu anhtan rivayetle Resulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: “Bir kul günaha girer, sonra kalkar abdest alır sonra namaz kılar, sonra Allah-u Tealâ’dan bağışlanmasını dilerse Allah-u Teala onu mutlaka bağışlar. (Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, İbn Mace, İbn Hıbban, Beyhaki)
Sonra Resulullah (ra) şu ayeti okudu:”Onlar fena bir şey yaptıklarında ve kendilerine zulmettiklerinde Allah-u Tealâ’yı anarlar. Günahlarının bağışlanmasını dilerler. Günahları Allah’tan başka kim bağışlar? Onlar yaptıklarında bile bile de ısrar etmezler.” (Âl-i İmrân; 135)
Bunun için Nakşibendi tarikatının büyükleri, meşayihi kiram tevbe ve intisab adabında, Allah’tan af dilemeyi, abdest almayı ve iki rekat namaz kılmayı şart olarak görmüşlerdir.
Duha (Kuşluk) namazının fazileti
“İki rekat duha namazına devam edenlerin günahları deniz köpükleri kadar çok olsa da bağışlanır.” (İbn Mace, Tirmizi)
Ebu Zer radıyallahu anhtan rivayetle Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Her birinizin, her eklem yerinin bir sadakası vardır. “Her Subhanellah, bir sadaka yerine geçer. Her Elhamdulillah bir sadakadır. Her lâ ilâhe illallah… bir sadakadır. Her Allah-u Ekber bir sadaka olur. İyiliği emretmek bir sadaka, kötülüğe mani olmak bir sadakadır. Onun kıldığı iki rekât Duha namazı bütün bunları karşılar.” (Müslim)
Taberani şu hadisi rivayet eder: Cennette duha kapısı denilen bir kapı vardır. Kıyamet günü bir münadi şöyle seslenir: “Ey duha namazı kılanlar nerdesiniz? İşte gireceğiniz kapı burasıdır, Allah-u Teala’nın rahmetiyle buradan içeri giriniz.” (Taberani)
Kuşluk namazının vakti, güneş doğduktan 45 dakika sonra başlar, öğle namazına 45 dakika kalıncaya kadar devam eder.
Tesbih namazınının fazileti
İbn Abbas anlatıyor; Resulullah sallallahu aleyhi vesellem babam Abbas b. Abdülmuttalib’e: şöyle dedi: “Ey amcam, sana vermeyeyim mi? Sana ihsanda bulunmayayım mı? Sana faydalı olmayayım mı? Sana on haslet(in hatırlatmasını) yapmayayım mı? Eğer sen bunu yaparsan, Allah senin bütün günahlarını önceki sonraki, eskisi yenisi, hatâen yapılanı kasden yapılanı, küçüğünü büyüğünü, gizlisini alenîsini, yâni hepsini affeder. Bu on haslet şunlardır: Dört rek’at namaz kılarsın, her bir rek’atte Fâtiha sûresi ve bir sûre okursun. Birinci rekatta kıraati tamamladın mı, ayakta olduğun halde on beş kere, “Subhanallahi velhamdulillahi ve lâilahe illallahu vallahu ekber” diyeceksin. Sonra rükû yapıp, rükûda iken aynı kelimeleri on kere söyleyeceksin, sonra başını rükûdan kaldıracaksın, aynı şeyleri onar kere söyleyeceksin. Sonra secde edip, secdede iken onları onar kere söyleyeceksin. Sonra başını secdeden kaldıracaksın, onları onar kere söyleyeceksin. Sonra tekrar secde edip aynı şeyleri onar kere söyleyeceksin. Sonra başını kaldırır, bunları on kere daha söylersin.
Böylece her bir rek’atte bunları yetmişbeş defa söylemiş olursun. Aynı şeyleri dört rek’atte yaparsın. Dilersen bu namazı her gün bir kere kıl. Her gün yapamazsan haftada bir kere yap, haftada yapamazsan her ayda bir kere yap. Ayda olmazsa yılda bir kere yap. Yılda da yapamazsan hiç olmazsa ömründe bir kere yap.” (Ebu Davud, Tirmizi, İbn Mace)
Tesbih Namazı’nın bir de İbnu’l-Mübarek tarafından yapılan tarifi rivâyet edilmiştir. Bu tarife göre, ilk rekatta Fatiha’dan önce on beş defa “Subhanâllahi velhamdulillahi ve lâilâhe illalla’hu vallâhu ekber diyecek, sonra eûzu-besmele çekip Fatiha’yı, zamm-ı sûreyi, sonra on kere yukarıda kaydedilen tesbihi okuyup ru’kuya gidecek, rükuda on tesbih okuyup başını kaldıracak, o vaziyette on tesbih daha okuyup secdeye gidecek, secdede on tesbih okuyup başını kaldıracak, on tesbih okuyup ikinci secde yapıp on tesbih okuyacak, böylece dört rekat kılacak, her rek’atte yetmiş beş tesbih okuyacak; her rek’ate on beş tesbihle başlayacak, sonra Fatiha, sonra on tesbih okuyacak.
Taceddin-i Subki rahmetullahi aleyh der ki: “Tesbih namazı, dinin mühimmatlarındandır. (Önemli vazifelerindendir)” Mü’min bir kişi tesbih namazını sevmeli ve nefsini kılmaya teşvik etmelidir. Eğer bu konudaki hadis-i şeriflerin büyüklüğünü öğrendikten sonra onlarla amel etmezse, dininin değerini kavramamış demektir. Ve o kişi kendinden önceki seleflerin (geçmiş büyüklerin) ahlakı ile ters düşer. Bizden önceki Sadat-ı Kiram’ın Ramazan ayında tesbih namazı kılmadıkları gün üzerlerine doğmamıştır. Hatta bazıları bir günde, bir sefer gündüz, bir sefer gece olmak üzere iki sefer kılmışlardır. Bunu yapamazsak da hiç olmazsa yirmi dört saat içinde bir sefer kılmaktan kendimizi mahrum etmemeliyiz.
Hacet namazı
Hacet namazı, dünya veya âhiret ile ilgili herhangi bir ihtiyacın karşılanmasını dilemek niyeti ile kılınan nafile bir namazdır. Hanefi ve Şafii mezhebine göre, hacet namazı menduptur. Hacet namazının belirli bir vakti yoktur. Kerahet vakitlerinin dışında, gece ve gündüz her zaman kılınabilir. Hacet namazı diğer namazlar gibi kılınır. Ancak, bu niyet ile kılınan namazdan sonra, Allah-u Zülcelâl’e hamd etmek, verdiği ni’metlerden dolayı O’na şükretmek, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e salât ve selam getirmek, daha sonra da söz konusu ihtiyacın karşılanmasını dilemek uygun olur.
Çünkü Allah-u Zülcelâl’e tam inanmış bir kalp, her türlü kötülükten arınmış bir dil ve maddi-manevi kirlerden temizlenmiş bir vücutla Allah-u Zülcelâl’in huzuruna çıkarak namaz kılıp, ihtiyacın karşılanmasını O’ndan dilemek; şüphesiz ki Allah-u Zülcelâl’in yardım kapısını açarak ilahi inayete sebep olabilir.
Hacet namazı, diğer nafile namazlar gibi kılınmakla birlikte, kıraat yönünden hafif bir farkla şu şekilde de kılınabilir. Birinci rekâtın kıraat bölümünde, Fatiha’dan sonra üç defa “Ayetü’l-Kürsi” okunur. İkinci rekâtta da Fatiha’dan sonra ihlâs, felak ve nas sureleri arka arkaya okunur.
Hacet namazının, iki rekâttan fazla kılınması halinde de üçüncü ve dördüncü rekâtlarda, ikinci rekâttaki kıraat tekrarlanır.
Namazın bitiminden sonra, Allah-u Zülcelâl’e dua edilir ve samimi bir niyazla ihtiyacın karşılanması istenir.
Abdullah İbnu Ebi Evfâ radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselam) buyurdular ki: “Kimin Allah’a veya herhangi bir insana ihtiyacı hâsıl olursa önce abdest alsın, abdesti de güzel yapsın, sonra iki rek’at namaz kılsın, sonra Allah Teâla Hazretlerine senâda bulunsun, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)’a salât okusun, sonra şu duayı okusun: “Halim, kerim olan Allah’tan başka ilâh yoktur. Arş-ı Azam’ın Rabbi noksan sıfatlardan münezzehtir. Hamd âlemlerin Rabbine âittir. Rahmetine vesile olacak amelleri, mağfiretini celbedecek esbabı (hakkımda yaratmanı) taleb ediyor, her çeşit günahtan koruman için yalvarıyor, her çeşit iyilikten zenginlik, her çeşit günahtan selâmet diliyorum. Rabbim! Affetmediğin hiçbir günahımı, kaldırmadığın hiçbir sıkıntımı bırakma! Hangi amelden razı isen onu ver, ey rahim olan, bana en ziyade rahmet gösteren Rabbim!” (Tirmizi, Salât 348, (479); İbnu Mâce, İkamet 189, (1384).)
İstihare namazı
Cabir b. Abdullah radıyallahu anh der ki: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem bize Kur’an-ı Kerim’in bir suresini öğretir gibi bütün işlerde istihare yapmamızı öğretiyor ve şöyle buyuruyordu: “Biriniz bir iş yapmaya niyetlendiğinde nafile olarak iki rekat namaz kılsın sonra şöyle dua etsin:
“Allahumme innî estehîruke bi ilmike ve estakdiruke bi kudretike ve es’eluke min fadlike’l-azîm fe inneke takdiru velâ akdiru ve ta’lemu velâ a’lmü ve ente allâmü’l-guyûb. Allahumme in kunte ta’lemü enne haze’l-emre hayrun lî fîdînî ve meâşi ve âkıbeti emrî fakdurhu lî ve yessirhu lî summe bârik lî fîhi, ve in kunte ta’lemu enne haze’l-emre şerrun lî fî dînî ve maâşî ve âkıbeti emri fasrifhu anni vasrifni anhü vakdur lilhayra haysu kâne sümme ardınî bihî.”
Meali: “Allahım! Senden hayırlısını bildirmeni diliyorum. Zira sen iyisini biliyorsun. Bana güç ve kuvvet vermeni istiyorum. Çünkü senin her şeye gücün yeter. Senin büyük ihsanından (bana da vermeni) dilerim. Zira sen güçlüsün, ben güçsüz. Sen bilirsin, ben bilmem. Şüphesiz sen bizim bilemeyeceğimiz şeyleri gayet yakından bilirsin. Allahım! Bu iş, dinime, dünya ve ahiretime hayır getirecekse, iyi katkıda bulunacaksa o işi yapma imkanı ver, kolay kıl, hayırlı ve bereketli eyle. Şayet bu işin dinime, dünyama ve ahiretime zararı dokunacaksa, beni ondan, onu benden uzaklaştır. Hayır nerede ise, onu yapmama müsaade et, sonra beni o hayra razı eyle.”
Cabir der ki: “İstihare eden, duadaki ‘bu iş’ denilen yerlerde dileğin ne ise onu açıkça söylesin.” (Buhari, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai)
Kişi Rabbine doğru tevekkül ve iltica (sığınma) etmelidir. Kendini Allah’a doğru yöneltmeli ve kendi nefsini Rabbine teslim etmelidir. Bir işe başlarken muti (itaatkâr) olarak, “Ben nefsimi Allah’a hayır da olsa, şer de olsa teslim ettim ve O’na tevekkül ettim” demelidir. Kişi hiçbir şekilde bir işi küçük görmemeli, küçük veya büyük iş gözetmeksizin itina ile istihare yapmalıdır.
Not: Yazının hazırlanmasında, Seyda Muhammed Konyevi Hazretlerinin Reyhani Yayınlarınca basılmış olan “Ayet ve Hadislerle İslami Hayat” isimli eserinden faydalanılmıştır.