Kalbi Karartan Bir Hastalık Cimrilik
Cimrilik, insan için çok çirkin bir sıfat olup Allah-u Zülcelâl’in rızasına giden cennet yolunun üzerinde bulunan büyük bir engeldir. Cimrilik; Allah-u Zülcelâl’in verdiğini insanlardan esirgemek, ihtiyacı olanlara vermemektir.
Ahir zamanda, Allah-u Zülcelâl’in nimetleri çok fazla artmıştır. Böyle olduğu halde, maalesef insanlar ellerinde bulunan nimetlerle daha fazla cömertlik yapacakları yerde, mal biriktirme hırsı ile daha da çok cimri olmaktadırlar.
İhtiyacı olan insanlara bir şey verdikleri zaman sanki vücutlarından bir parça koparıp da veriyormuş gibi istemeye istemeye verirler. Oysa bu verdiklerinin kendilerine hiçbir menfaati yoktur. Çünkü Allah-u Zülcelâl bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur, “Allah’ın lütfundan kendilerine verdiğinden cimrilik edenler, sakın bunu kendilerine hayırlı bir iş sanmasınlar. Aksine bu kendileri için bir kötülüktür. Onların cimrilik ettikleri şey, kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır.” (Âl-i İmrân; 180)
Cimriye bakmak kalbi karartır
Bişr bin Haris rahmetullahi aleyh, “Cimriye bakmak, kalbi karartır” demiştir.
Şunu unutmamak lazımdır ki, insana cimrilik yaptıran ve fakirlerden elini çekmesine sebep olan nefs ve şeytandır. İnsan birisine bir şey vereceği zaman şeytan onun kalbine şöyle vesvese verir: “Malını yok yere çürütme. Kimseye verme. Bir gün belki sen muhtaç duruma düşersin. O zaman bu malın sana çok lazım olur. O halde bakalım sana yardım eden olacak mı?”
Oysa Allah-u Zülcelâl bir ayet-i kerimede; “Şeytan, sizi fakir olacaksınız diye korkutur. Çirkin, çirkin şeylere teşvik eder.” (Bakara; 268) buyurmuştur.
Çirkin bir sıfattır
Cimrilik, Allah-u Zülcelâl’in gazabına sebep olan çirkin bir sıfattır. Bütün bu uyarılara rağmen cimrilik yapan, kıyamet gününde perişan olacaktır. Çünkü Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur, “Cehennemin dumanı ile Allah yolundaki toz; bir kulun içinde hiçbir zaman bir araya gelmez. Cimrilikle iman da bir kulun kalbinde hiçbir zaman bir araya gelmez.” (Nesai, İbni Hibban)
Cimrilik yapan kimseyi insanlar da sevmez, Allah-u Zülcelâl de sevmez.
Onun için Ka’b radıyallahu anhu şöyle demiştir; “Her gün herkesin üzerine iki melek şöyle nida ederler; “Ya Rabbi! Eğer bu kimse, malını saklarsa, onun malını telef et. Eğer sadaka verirse malına bereket kat.”
Cimrilik kişiyi, hem dünyada hem de ahirette perişan eder. Ahireti için dertlenen ve tasalanan kimselerin bir an önce cimrilik hastalıklarını tedavi etmeleri gerekir. Peki ama bu hastalığın tedavisi nasıl mümkün olacaktır?
Cimriliğin tedavisi
Ebed’ül ebed baki olan ahiret hayatını, geçici olan bu dünya hayatına tercih etmek aklın bir gereğidir ve elzemdir. Bu dünya günlerimiz ticaret günleridir. Onun için bu ticaret fırsatını iyi değerlendirip, kendimizi cehennem ateşine müstahak edecek cimrilik sıfatından kurtulmamız lazımdır. Çünkü Allah-u Zülcelâl; “Kim nefsinin hırsından ve cimriliğinden korunursa, işte muratlarına erenler onların tâ kendileridir.” (Haşr 9) buyurmuştur.
Şunu unutmamak lazımdır ki, cehennemin yolundan gidip, şeytanın vesveselerine kananlar, bu yaptıklarından en fazla kendileri pişman olacaklardır. Ama bu pişmanlık bir fayda vermez. Onun için henüz elimizde fırsat varken tevbeye sarılmamız lazımdır. Kim cennet yolunda mesafe katetmek istiyorsa, cömertlik elbisesini üzerine giymesi lazımdır.
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem vefat ettikten sonra Zübeyr radıyallahu anh, Hz. Aişe radıyallahu anhaya yirmi bin dirhem gümüş getirdi. Hz. Aişe radıyallahu anha da bunun tamamını fakirlere dağıttı. Akşam olunca hizmetçisine dedi ki:
– Ben orucum. İfratımı açacak bir şey var mı? Cariye birkaç tane zeytin getirdi ve dedi ki:
– Gümüşleri dağıttın. Eğer bir miktarını bana verseydin, çarşıdan yiyecek bir şeyler alır, sana iftarlık hazırlardım. Bunun üzerine Hz. Aişe radıyallahu anha dedi ki:
– Beni cimrileştirme. Allah-u Zülcelâl’in, peygamberlerin ve evliyaların en büyük düşmanı cimriliktir. O gümüşler bana geldi. Ben de bana düşman olan şeyi acele olarak dağıttım.
Onların ahlakı ne güzel bir ahlâktır. Hiç olmazsa denizden bir damlada olsa onlara mutabaat yaparsak, bu çirkin sıfattan kurtulabiliriz.
Sebebi mal sevgisi
Cimriliğin sebebi mal sevgisidir. Mal sevgisinin de iki sebebi vardır:
- Uzun emel ve ancak malla elde edilebilecek olan keyf ü sefaya düşkün olmak.
2- İnsan, malının ömür boyu kendisine yeteceğini bildiği halde, bizzat malın kendisini sevmesi ve malının çokluğu ile ferahlanıp, mutlu olması ve güven duymasıdır. Oysa unutmamak lazımdır ki, Allah-u Zülcelâl bu malı nasıl vermişse öyle de alabilir. Hakiki lezzet malda değil, Allah-u Zülcelâl’in ibadetinde, zikrinde ve hizmetindedir.
İnsan ancak bu sebepleri kalbinden söküp atmakla, cimrilikten kurtulabilir. Kalbin bir hastalığı olan bu sıfat, cimriliğin ne kadar çirkin olduğunu ve Allah-u Zülcelâl’in cimrilere vereceği azabı düşünmekle tedavi edilebilir.
Netice olarak Allah-u Zülcelâl’in rızasına giden cennet yolunun üzerinden ayrılmamak için o yolun üzerindeki engelleri, bir bir kaldırmak lazımdır. Cimrilikte bu engellerden biridir.
Bunun çaresi de hemen Allah-u Zülcelâl’e tevbe etmek; Allah-u Zülcelâl’in emirleri, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin sünnetini kendine rehber edinmek ve nefsi terbiye yollarından yürümektir. Unutmamak lazımdır ki; İnsan, kıyamet gününde ancak yaptıklarının karşılığını alacaktır. Hayr yapmışsa hayırla karşılaşacak, şer yapmışsa şer ile karşılaşacaktır.