Na’t-ı Nebevî
Çözülmüş sırr-ı hilkat, hilkatınla ibtida Sen’den
Habîb-i Kibriyâsın, selb olunmuş mâsivâ Sen’den
Nübüvvet halkasın hatm eyleyip Sen Hâtem olmuşsun,
Bununçin, ayrı olmaz müntehâ hem mübtedâ Sen’den.
Değil sırf hilkatan tâzîme, ahlâkan da mazharsın!
Alır ders-i fazîlet Etkıya hem Asfiya Sen’den.
Nebiyyü’l Enbiyasın, mazhar-ı İsrâ ve Mîracsın!
Eren kim var bu âlî câh’a Sen’den mâadâ Sen’den?
Risâlet burcunun Sen (Rahmeten lil’âlemîn)isin.
Kitâbında sitâyişlerle bahs eyler Hudâ Sen’ den.
Çöker diz Ravza-i ulviyyetinde yer öper hurşid,
Döner girmiş semâa gökte yıldızlar, cüdâ, Sen’den.
Seninçindir yağan nur, fışkıran yerden yeşil tenler,
Yayar rûy-i zemîne neş’eler bâd-ı Sabâ Sen’ den!
Makâm-ı Hâs-ı Mahmud bahş olunmuş Zât-ı Vâlâna
Gelir dünyâda da, Ukbâda da, ancak atâ Sen’den.
Şefîulmüznibînsin, Murtazâsın Rûz-i Mahşerde,
Umar herkes şefâat ya Muhammed Mustafâ Sen’den.
Neden hâla uyanmaz hâb-ı gafletten bu Asım kul?
Günahın perde eyler, ilticâ eyler Sana, Sen’den.
M. Asım Köksal