Bunun Adı Cihad Olamaz!
Gelen haberlere göre, Yemen’de, El-Kaide terör örgütü militanları, hastaneye saldırdı doktor ve hemşirelerini kurşuna dizdi, 56 kişi öldü, 160’dan fazla yaralı var!
Korkunç saldırı kameralara saniye saniye yansırken, görüntülerde gözü dönmüş bir militan, hastanede çocuk ve kadınların üzerine el bombası atıyor. El-Kaide militanlarının düzenlediği (iddia edilen) saldırıyla ilgili ortaya çıkan görüntülerde, militanların bombalı bir aracı hastanenin önüne bıraktığı görülüyor. Patlamanın ardından, elleri silahlı El-Kaide militanları, doktor ve hemşirelerin üzerine kurşun yağdırıyor. Görüntülerde, militanlardan birinin hastaların üzerine el bombası attığı anlar da saniye saniye yer alıyor.
Orta Afrika’da Müslümanlara linç: Öldürün!
Fransız askerlerinin müdahalesi sonrasında Orta Afrika Cumhuriyeti’nden müslümanlara yönelik linç ve yağma haberleri gelmeye başladı. Fransız askerlerinin müslüman Seleka milislerini tutuklamaya başladığı bildirildi.
Birçok Seleka üyesini bizzat Hristiyan militanlar Fransız askerlerine ihbar etti. Gelen haerlere göre, Fransız askerlerinden cesaret alan Hristiyan militanlar, Müslüman halka kadın ve çocuk demeden linç girişimleri başlattı. Çok sayıda Müslüman, sokaklarda Fransız askerlerinin gözünün önünde saldırıya uğrarken, devam eden çatışmalarda ölü sayısının 500’ü geçebileceği bildirildi. Hristiyan halkın camilere de saldırdığı, yağma olaylarının baş gösterdiği de gelen haberler arasında.
Bangladeş hükumeti Gulam Azam’ı şehid etti
Bangladeş yönetimi, 1971 yılındaki bağımsızlık savaşı sırasında bölünmeye karşı çıktığı için direnen Abdülkadir Molla’yı 42 yıl sonra, 65 yaşında idam etti. Hindistan’ın kontrolündeki mevcut Bangladeş hükumeti, bütün uluslararası çağrılara kulak tıkadı.
Ülkenin 1971’de Pakistan’a karşı verdiği bağımsızlık mücadelesi sırasında işlenen suçların araştırılması için Bangladeş hükümeti tarafından 2010 yılında kurulan sözde Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nde yargılanan Molla, 344 silahsız sivilin öldürülmesini azmettirmek dâhil, altı suçlamanın beşinden hüküm giyerek 5 Şubat 2013’te ömür boyu hapse mahkûm edilmişti.
Bangladeş’in İslami değerleri savunan en büyük partisi olan Cemaat-i İslami’nin genel sekreter yardımcılığını yürüten Molla, suçlamaları reddetmiş ve hakkında verilen ömür boyu hapis cezasının iptali için Temyiz Mahkemesi’ne başvurmuştu. Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nin hükmünü onayan temyiz mahkemesi, 17 Eylül’de Molla’ya verilen ömür boyu hapis cezasını idama çevirme kararı almıştı(!)
Cemaati İslami’ye göre, 1971’deki bağımsızlık, tamamen sözde bir bağımsızlık. Çünkü o dönem Pakistan’a bağlı olan Bangladeş, 16 Aralık 1971’den bu yana Hindistan’ın himayesine girdi. Cemaati İslami ise Hindu rejiminin buyruğu altında olmaktansa müslüman Pakistan’la birlikte Doğu Pakistan olarak kalmayı tercih ediyordu.
Cemaat-i İslami, idam cezasının siyasi bir karar olduğunu belirterek, Molla’nın infazının “korkunç sonuçlar” doğuracağı uyarısında bulunmuştu.
Cemaat-i İslami’ye göre, Molla, idam cezasının yerel saatle 22.01’de infaz edilmesinden önce, kendisini cezaevinde ziyaret eden yakınlarına, “İslami hareketin savunucularından, sabırlı olmalarını ve kanımı, İslam’ı yıkıcı olmadan tesis etmek için kullanmalarını istiyorum” dedi.
Parti destekçilerine direnmeleri ve şiddetten uzak durmaları çağrısında bulunan Molla’nın, şunları söylediği belirtildi:
“İslami hareket benim öldürülmemle durdurulamaz, aksine hükümetin devrilmesini kolaylaştırmak için güçlendirilmiş olur. Ülkenin insanlarının dualarını istiyorum. Allah’a, benim hayatım karşılığında İslami hareketin, ülkenin egemenlik ve bağımsızlığını koruması için dua ediyorum.”
Pakistan Cemaat-i İslami Partisi liderlerinden Liyakat Beluç, idamın kararının uygulanmasını şiddetle kınadıklarını belirtti. Beluç, şöyle konuştu: “İdamı şiddetle kınıyoruz. Bu infazın, insafın ve adaletin infazı olduğunu düşünüyoruz. Bu, Bangladeş hükümeti için de zarar verici bir adım oldu ve ülkede şiddet olaylarının yaşanma riskini daha da arttırdı. Abdulkadir Molla’nın infazına neden olan suçlamaların asılsız olduğuna inanıyoruz. Bu suçlamalar temeli olmayan suçlamalardır. Ama biz Müslüman olarak şuna inanıyoruz ki ölüm sadece Allah’ın elindedir. Kardeşimize şehadet nimeti nasip oldu. Bugün Pakistan genelinde bu infazı kınayan protestolar düzenleyeceğiz ve Cuma namazının ardından gıyabi cenaze namazı kılacağız.”
Abdülkadir Molla’nın kendisine idam kararı verilmesinden sonra ailesine şu sözleri söylediği belirtiliyor: “Suçum Allah’tan başkasına kulluk etmemekti. Bize kulluk et, dediler. Ben de ‘asın’ dedim. Ben kesinlikle masumum. İslami harekete mensup olduğum için öldürülüyorum. Şehitlik herkese ihsan edilmiş bir kader değildir. Yüce Allah bana şehitlik nasip ederse, kendimi en şanslı olarak düşünürüm. Şehitlik hayatımın en büyük başarısı olacaktır. Benim kanım İslami hareketi ayağa kaldıracak ve otokratların sonunu getirecektir.”
Bangladeş’te Şeyh Hasina Başbakanlığındaki rejim, protesto gösterisi yapan halka karşı katliama başladı. 10-16 Aralık tarihleri arasında öldürülenlerin 100’u bulduğu iddia ediliyor.
Yorum
Bihar Müslümanları veya göçmenleri Pakistan-Bangladeş kapışmasının kapanmayan hesaplaşmasının bedelini ödüyorlar. Bu kapanmamış hesaplaşmanın gecikmiş kurbanları. Birliğin ayrışmaya dönüşen sürecinin vergisini ödüyorlar. Birlik taraftarı olmalarının soğuk intikamı alınıyor. Milliyetçi bir zeminden gelen Başbakan Şeyh Hasina, aynı zamanda İslamcılara olan derin nefretini tatmin etmiş oluyor. Bengal tarihini de milliyetçi zeminden sil baştan yazmak istiyor. Keyfince! Nefretini okul müfredatına geçirmek istiyor. Redd-i miras ve devr-i sabık oluşturma peşinde!
Yargılananlar mazlum olmalarına rağmen, Şeyh Hasina ve Avam Ligi taraftarları, intikam hisleriyle meşbu olarak Temerrüt hareketi benzeri gösterilerle yargıyı baskı altında tuttular. Bangladeş yolsuzlukta tavan yapmış ülkelerden birisi. Bu yolsuzluğun görüldüğü alanlardan birisi de politize olmuş yargı. Dolayısıyla eski ifadesiyle Abdulkadir Molla’nın yargılanması tam bir Karakuşilik durum! … (Mustafa Özcan)