İslam’da Terör Olabilir mi?

  • 05 Nisan 2019
  • 781 kez görüntülendi.
İslam’da Terör Olabilir mi?
REKLAM ALANI

Neden “İslami Hareket” adı altında terör var? İslam ile terör bir arada olabilir mi?

Terör, Türkçeye “tedhiş” diye çevrilebilecek bir kavramdır. Latince bir kelime olan terör, dehşet salmak için adam öldürme, yaralama, kaçırma ve alıkoyma gibi eylemler yapmak demektir. Terörizm ise bir grubun siyasal amaçlara ulaşmak için şiddeti sistematik olarak kullanması manasına gelir.

Şiddetin hedefi genellikle devlettir, kurulu düzendir. Terör, kurulu düzeni acziyete düşürüp yıpratmak amacıyla korku ve dehşet saçan şiddet eylemlerini kullanır. Savaşın aksine terörün kuralları yoktur ve düzen kurmayı değil düzeni yıkmayı hedefler. Bu sebeple terör kadın çocuk ayırt etmeden sivil insanları hedef alır.

REKLAM ALANI

Terör tarih boyunca hep var olmuştur. İslam tarihinde Hasan Sabbah isimli terör elebaşı Alamût kalesini zaptederek burasını bir fitne ve fesat yuvası haline getirmişti. İslâm alemi Hasan Sabbah’ın Batınî inancını benimsemiş fedailerinin dehşet verici cinayetleri yüzünden çok huzursuz olmuştu.

Avrupa’da da aşırı milliyetçi siyasi gruplardan sol fraksiyonlara kadar bütün ideolojiler teröre başvurmuştur. Fransız devrimi sırasında ve Napolyon’un yenilgisinden I. Dünya Savaşı’na kadar devam eden dönemde milliyetçi gruplar, ideolojik terör cinayetleri işlemiştir. Aynı şekilde İrlandalı, Sırp, Ermeni ve Makedonyalı radikal milliyetçi gruplar kendi ideolojileri için terörü kullanmışlardır. Castro, Mao ve Guevara öncülüğünde sosyalistler de kendi ideolojileri için şiddeti ve terörü kullanmışlardır. Ülkemiz gençleri de uzun zamandan bu yana anarşi ve teröre kurban gitmektedir.

Terör, ekonomik adaletsizlikten, eğitim fırsatlarının yetersizliğinden ve toplumda hoşnutsuz kesimlerin ümitsizliğe düşmesinden ortaya çıkar. Bugün dünyada bu adaletsizlikler vardır. Üstelik dezavantajlı kitleler bu adaletsizliklerin düzeleceğine dair inançlarını kaybetmektedir. İşte bu durum teröre zemin hazırlamaktadır.

İslam dini, diğer beşeri ideolojiler gibi teröre başvurmaya izin vermez. Her ne kadar son zamanlarda İslam ile terör isimleri kasıtlı olarak yan yana getirilmek isteniyor olsa da bu İslam’ın özüne uygun değildir.

İslam dininin yöntemi tebliğ ve irşaddır. Hiçbir Peygamber insanlara dini zorla kabul ettirmeye çalışmamıştır. Ancak insanlara kendi rızalarıyla kabul etmeleri için Allah’ın indirdiği hidayeti sunmuştur.

İslam dini, dünyevi hakimiyeti esas amaç olarak görmez. Elbette İslam toplumunun da kendi dinine uygun bir düzeni vardır. Hem İslam’ın emrettiği düzen, adaleti, kardeşliği, yardımlaşma ve dayanışmayı emrettiği için insanların teröre başvurmasına ihtiyaç da bırakmaz. Bugün İslam’a uygun bir sistem olmadığı için insanlar mutsuz, toplum huzursuzdur. Ancak bunun çaresi asla terör yöntemlerine başvurmak değildir. Çünkü terör masum insanlara zarar veren ve halkta korkuyla beraber nefret de uyandıran bir hadisedir.

Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ve ashabı hiçbir zaman kargaşa ve şiddet yöntemini kullanmamıştır. Mekke devri boyunca Peygamber aleyhisselatu vesselam ve ashabı her türlü eziyet ve işkenceye sabretmiştir. Medine’ye hicret ettikten sonra ise bir İslam devleti meydana getirip, ancak gerektiği şekilde savaş hukukuna uyarak cihad etmişlerdir.

Peygamber aleyhisselatu vesselam, savaşta dahi kadın, çocuk, din adamı ve eli silah tutmayan sivillerin öldürülmemesi için komutanlarını tembih etmiştir. Bu sebeple dinimiz halkı rastgele bir şekilde hedef alan terör olaylarına izin vermez ve bunu yöntem olarak kullanmayı caiz görmez.

Allah dostları da daima Peygamber sallallahu aleyhi vesellemin yolundan gitmişler, halkı irşad etmek için uğraşmışlardır. Zamanımızda Allah dostu alimler güzel ahlakları ve hikmetli nasihatleriyle insanların hidayetine vesile olmaya çalışıyorlar. İnsanlara önce kendi nefislerini düzeltmeleri yönünde nasihat ediyorlar. Sonra da insanlara Allah yoluna sevdirerek davet etmek gerektiğini bildiriyorlar. Allah-u Zülcelâl buyuruyor ki:

“(Resûlüm!) Sen, Rabbinin yoluna, hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde tartış, mücadele et! Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilindir ve O, hidayete erenleri de çok iyi bilir.” (Nahl, 125)

Günümüzde İslam alemi birlik beraberliğini ve hürriyetini kaybetmiştir. İslam ülkelerinin birçoğunun başında göstermelik idareler vardır. Bunlar egemen gücünü kendi halkından alan liderler değil, dış güçlerin kuklasıdır. Bu sebeple İslam ülkelerinin halkı huzursuzdur. Eğer halkı müslüman olan ülkelerin siyasi düzenine müdahale edilmese, ekonomik olarak sömürülmese, halk huzurlu olsa teröre başvurmaya gerek kalmazdı.

Ne yazık ki İslam alemi ve müslüman halklar huzursuz olduğu için, zaman zaman cihad adı altında terör şebekeleri ortaya çıkmaktadır. Ancak bu terör örgütlerinin arkasında kimler olduğu, kimlerin bunları yönlendirdiği, silah ve teçhizatları nasıl sağladıkları konusunda çeşitli söylentiler ortada dolaşmaktadır. Bu örgütlerini, İslam ülkelerini işgal etmeye bahane olsun diye İslam düşmanlarının kurduğu da iddia edilmektedir.

Bunlar oldukça akla yatkın iddialardır. Çünkü sahneye sürülen bu terör örgütlerinin imajı, kullandığı araçlar ve teknik vasıtalar bunların profesyonelce olduğunu düşündürmektedir.

İslam dini, terörü asla araç olarak kullanmaz. Çünkü İslam dini toplumda asayişin ve kanun düzeninin sağlanmasını emreder. Ayrıca İslam dini bozuk olan düzenin birden bire devrim yoluyla yıkılmasını değil, tabandan tavana doğru inşa edilmesini emreder.

Rabbimiz bir ayet-i kerimede Müslümanlara şöyle sesleniyor:

“Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip, kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.”(Âl-i İmrân, 104)

Müslümanlar zorbalıkla siyasi yönetimi değiştirmeyi hedeflemez; insanları doğru yola davet etmeyi emreder.

REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ