Seyda Muhammed Konyevî Hazretleri:
Gülistan: Seydam Ramazan-ı şerif ayının yaklaştığı
günlerdeyiz. Ramazan ayının Müslümanların hayatında
ehemmiyeti nedir?
Seyda Muhammed Konyevi Hazretleri: Elhamdülillahi
Rabbil’âlemîn. Essalâtü vesselâmü alâ resûlinâ Muhammedin
ve Âlihî ve Sahbihî ecma’în. Bismillahirrahmanirrahim.
Ramazan-ı şerif ayı hakkında Allah-u Zülcelâl ayet-i kerimede
şöyle buyurmuştur:
“Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu
eğriden ayırmanın açık delilleri olarak kendisinde Kur’an’ın
indirildiği aydır. Sizden her kim bu ayda bulunursa oruç tutsun.”
(Bakara, 185)
İmam Rabbani kuddise sırruh buyuruyor ki: “Bu mübarek Ramazan
ayının, yapılması lazım olan bütün emir ve nehiyleri
ve kemalatın tamamını içinde toplayan Kur’an-ı
Mecid ile tam bir münasebeti vardır. Bu münasebetle
Kur’an’ı kerimin inmesi bu ayda oldu.
“Ramazan ayı ki, Kur’an o ayda nazil oldu…”
ayeti bu manayı tasdik eder.
Bu münasebetle bu mübarek Ramazan ayı bütün
hayır ve bereketleri üzerinde toplamıştır.
Senenin tamamında, hangi şekilde olursa olsun
herkese ulaşan her hayır ve bereket, şanına ve
şerefine nihayet olmayan şu muazzam ayın bereket
denizinden ancak bir damladır. Bu ayda
manevi yönden derli toplu olmak, senenin tamamında
derli toplu olmaya sebeptir. Bu ayda
manevi yönden dağınık olmak senenin tamamında
dağınık olmaya sebeptir.”
Bakın, diyor ki, “Ramazan-ı Şerif’e verilen bereketin
yanında, senenin diğer aylarına verilen
bereket denizde damladır.”
Ramazan ayı Allah-u Zülcelal’in kullarına
en büyük rahmeti olan Kuran-ı kerim’i
nazil ettiği aydır. İşte böyle olduğu
için Ashab-ı Kiram Hazeratı birbirlerini
tebrik ediyorlardı. Birbirlerini gördüklerinde:
“Sana müjdeler olsun!
Ramazan ayına giriyoruz.” diyorlardı.
Daha bu ay gelmeden, onu
sevinçle karşılıyorlar ve birbirlerini
tebrik ediyorlardı. Ramazan ayına
kavuşmadan önce, bu ayın bereketinden
istifade etmek için hazırlanmaya
başlıyorlardı.
Burada, bizim almamız gereken çok mühim
ölçüler vardır ki, biz de Ramazan ayını aşk
ve muhabbetle karşılamalıyız. Çünkü Hz. Peygamber
sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz
şöyle buyurmuştur: “Ramazan bereket ayıdır.
Allah bu ayda, günahları bağışlar, duaları kabul
eder. Bu ayın hakkını gözetin! Ancak cehenneme
gidecek olan, bu ayda rahmetten mahrum
kalır.” (Taberani)
Çünkü bu ay, harman zamanı gibidir. Nasıl
ki, harman zamanı herkes mahsulünü toplar,
ambarına koyar, sene boyunca geçim sıkıntısı
çekmez. Bunun gibi, Ramazan ayı günahların
bağışlandığı, sevapların kolayca ve bol bol kazanıldığı
bir aydır.
İmam-ı Rabbani kuddise sırruh diyor ki:
“Mübarek Ramazan ayı, çok şereflidir. Bu ayda
Her gün niyet ederken “Ya Rabbi, Senin
rızan için oruca niyet ediyorum. Bu
orucu makbul olması için, sevabının tam
olması için yardım et bana.” Diye dua
edelim.
yapılan, nafile namaz, zikir, sadaka ve bütün
nafile ibadetlere verilen sevap, başka aylarda
yapılan farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz,
başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu
ayda bir oruçluya iftar verenin günahları affolur.
Cehennemden azat olur. O oruçlunun
sevabı kadar, ayrıca buna da sevap verilir.
O oruçlunun sevabı hiç azalmaz.”
Öyleyse biz de bu aya kavuşmadan
önce dua edelim, diyelim ki: “Ya
Rabbi, Ramazan ayında senin razı
olacağın şekilde amel-i salih yapmamı
nasib-i müyesser eyle.”
Çünkü biz öyle bir aya giriyoruz
ki; onun hakkını, ancak Allah-u
Zülcelâl’in kuvvetiyle yerine getirebiliriz.
O’nun kuvveti olmasa, O tevfik
vermese, kalbimize hayır tohumu ekmese,
bu Mübarek Ramazan Ayı’nda biz, hiçbir
şey yapamayız.
Her gün niyet ederken “Ya Rabbi, Senin rızan
için oruca niyet ediyorum. Bu orucun makbul
olması için, sevabının tam olması için yardım et
bana.” Diye dua edelim.
Orucumuzu tuttuğumuz zaman da “Ya Rabbi,
elhamdülillah Senin yardımınla orucumu tuttum.
Bu orucu sen kabul eyle.” Diye dua edelim.
Gülistan: Seydam, oruç ibadetinin ehemmiyeti
nedir?
Seyda Muhammed Konyevi Hazretleri: Ramazan
ayına kavuşup bu ayı oruçla geçirmek
bizim için çok büyük bir fırsattır. Allah-u Zülcelal,
bir sene boyunca işlenmiş günahları, Ramazan
ayında tutulan oruç sayesinde affediyor. Bir
hadis-i şerifte Hz. Peygamber aleyhisselatu vesselam
şöyle buyurmuştur: