TOPLUM VE HİKMET / Kulluk: Bir Aşk, Bir Sınav, Bir Teslimiyet

  • 06 Kasım 2025
  • 18 kez görüntülendi.
TOPLUM VE HİKMET / Kulluk: Bir Aşk, Bir Sınav, Bir Teslimiyet
REKLAM ALANI

TOPLUM VE HİKMET
Kulluk: Bir Aşk, Bir Sınav, Bir Teslimiyet
Bilal Telci

Dur bir an dinle. Kalbin ne söylüyor?
Bir dua, bir gözyaşı, bir iç çekiş…
Sanki gökyüzü eğilip kulağına fısıldıyor: “Rabbine dön!”
Kulluk, işte bu fısıltının peşinden gitmektir. Bir kelimeye sığar, ama bir ömre bedeldir. Yazması kolay, anlatması basit, ama yaşaması? O, ateşten bir yoldur; aşk kadar yakıcı, sınav kadar ağır, teslimiyet kadar huzurlu. Peki, sen bu yolda nerede duruyorsun?
Kulluk, insanın varoluş gayesidir. Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz bunu apaçık söyler:
“Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk yapsınlar diye yarattım” (Zâriyât, 56).
Bu ayet, bir manifesto gibidir; insanın neden var olduğunu, ne için nefes aldığını anlatır. Ama kulluk, sadece namaz kılmak, oruç tutmak değildir. O, bir yaşam biçimidir; her anı, her nefesi Allah’a adamaktır. Bir yetimin başını okşarken, bir haksızlığa “dur” derken, gecenin zifiri karanlığında secdede alın teriyle ve göz yaşı ile… Hepsi, kulluğun birer notasıdır, kalbin ilahi bir nağmeye dönüşmesidir.
Bu yol, aşk olmadan yürünebilecek bir yol mudur? Düşün, Hz. İbrahim aleyhisselamı! Ateşe atılırken “Hasbiyallah” derken gözlerinde ne vardı?
Bir sevda, bir tutku… Allah’a olan aşkı, ateşi serin kılmıştı.
Ya Hz. Meryem? İffetini korurken, yalnızlığın ortasında Rabbine sığınırken ne hissediyordu? O, kulluğun aşk olduğunu biliyordu.
Mevlana’nın dediği gibi, “Aşk, insanı Allah’a uçuran bir kanattır.” Kulluk, bu kanatla yükselmektir. Ama aşk, bedel ister.
Kalbinin kapılarını sonuna kadar açacak mısın? Nefsinin zincirlerini kıracak mısın? İşte bu, kulluğun ilk sınavıdır.
Teslimiyet Sınavı
Sınav dedik ya, kulluk bir imtihanlar silsilesidir. Hz. Nuh aleyhisselamı düşün. Yıllarca gemisini inşa ederken alaylara göğüs gerdi. Oğlu, gözünün önünde dalgalara kapılırken bile teslimiyetten vazgeçmedi.
Hz. Yusuf aleyhisselam kuyunun karanlığında, zindanın soğuk taşlarında sınandı. Ama o, “Rabbim, senin rızan her şeyden üstündür,” diyerek geçti sınavdan.
Peki, senin sınavların neler? Bir öfke anında sabretmek mi? Bir kayıp karşısında “İnna Lillah” diyebilmek mi?
Modern hayat, sınavları daha karmaşık kılıyor. Telefon ekranları, bitmeyen işler, sosyal medyanın sahte ışıltısı… Hepsi, seni kulluk yolundan çelmeye çalışıyor. Ama unutma, “Allah kuluna kâfi değil mi?” (Zümer, 36). Her sınav, seni O’na yaklaştıran bir merdivendir.
Teslimiyet, kulluğun zirvesidir. Hz. Ebu Bekir radıyallahu anhı hatırla. Malını, mülkünü, her şeyini Allah-u Teâlâ’nın yolunda feda etti.
“Ya Rasulallah, geriye ne bıraktın?” dediklerinde,
“Allah ve Rasulü’nün sevgisini” dedi. Bu, teslimiyetin ta kendisiydi.
Ya Hz. Bilal radıyallahu anh? Kızgın kumlar üzerinde işkence görürken “Ehad, Ehad” diye haykırdı. Onun teslimiyeti, zincirleri kırdı.
Teslimiyet, nefsin “ben” çığlığını susturup kalbin “Sen” demesidir. Bir namazda, bir duada, bir tefekkür anında… Teslimiyet, Allah’ın ipine sımsıkı sarılmaktır.
“Kim Allah’a sımsıkı tutunursa, o doğru yola iletilmiştir” (Âl-i İmrân, 101). Bu ayet, teslimiyetin ödülünü müjdeler.
Peki, kulluk neden bu kadar zor? Çünkü insan, zayıf yaratılmıştır. Nefis, sürekli fısıldar: “Rahatına bak, dünya senin!” Ama kulluk, o fısıltıyı susturup kalbin derinliklerinde yankılanan ilahi sese kulak vermektir.
Rad suresi 28.ayet: “Kalp, Allah’ı anmakla huzur bulur” der. Zikir, bir kalkandır; namaz, bir sığınak. Gecenin bir vaktinde kılınan iki rekât, seni senden alır, Rabbine götürür.
Bir ağacın dalına, bir kuşun kanadına bakarken hissettiğin o sükûnet… Bu, kulluğun hediyesidir. Ama bu hediye, emek ister. Bir çiçeğin açması için güneş, su, sabır gerekmez mi? Kulluk da öyle. Her secde, her şükür, ruhunun toprağına ekilen bir tohumdur.
Ey okuyucu, şimdi kendine sor: Kulluk senin için ne ifade ediyor?
Bir sabah namazında gözyaşlarınla mı buluyorsun O’nu? Bir haksızlık karşısında dimdik dururken mi? Yoksa bir anlık tefekkürde, gökyüzüne bakarken mi?
Kulluk, bir an değil, bir ömrün özetidir. Hz. Ali radıyallahu anh’ın dediği gibi, “Dünya, bir gölgeliktir; kalıcı sanma.”
Bu gölgelikte, ne biriktiriyorsun? Mal, mülk, şöhret mi? Yoksa Allah’ın rızasını mı? Modern hayatın koşturmacası, seni bu sorudan uzaklaştırabilir. Ama bir an dur. Bir nefes al. Kalbinin sesini dinle. O ses, sana kulluğu hatırlatır.
Bu yolda yalnız değilsin. Peygamberler, sahabeler, veliler… Hepsi, bu yolda yürüdü. Onların izleri, hâlâ capcanlı.
Hz. Hüseyin radıyallahu anh, Kerbela’da susuzluğa göğüs gerdi; ama teslimiyetten vazgeçmedi. Hz. Fatıma radıyallahu anha, sade bir hayat yaşadı, ama ruhu zenginlikteydi. Onlar, kulluğun ne olduğunu gösterdiler: Aşk, sınav, teslimiyet.
Peki, sen ne yapacaksın? Bir sonraki nefeste, bir sonraki adımda… Kulluğu nasıl yaşayacaksın?
Kulluk, bir yük değil, bir şereftir. Her zorluk, seni O’na yaklaştırır. Her gözyaşı, ruhunu arındırır.
“Rabbinize yalvara yalvara ve için için dua edin” (A’râf, 55) der, Kur’an. O halde, yalvar. Secdede, duada, her an… Rabbine seslen. O -azze ve celle- şah damarından daha yakın. Şimdi söyle, bu aşk için ne kadar hazırsın? Kalbin, hangi teslimiyete çağırıyor seni?
Bu yolda bir adım atmaya var mısın?

REKLAM ALANI
REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ