“SİZE BİR HAL OLMUŞ!”

Allah’ım, duygularımızı taatında kullan, kalplerimizi marifet nurunla doldur.

Hayatımız boyunca yolunda kalmak için bizlere başarı ihsan eyle.

Bizleri geçmişteki iyilere kat, onlara verdiğini bize de nasip et. Onlara Zat’ını vermiştin, (Zat’ınla müşerref olmayı) bize de ver. (Âmin)

Ömrü boyunca “kahraman” lakabıyla gezen, onu, bir anlık cesaret sonunda almıştır. Halk arasında söylediğin sözleri, yalnız kaldığın zaman da söylüyor musun? Aynı duyguları tek başına kaldığın zaman da duyman kabil oluyor mu? İşte, en önemli iş, bu oluyorsa mesele yok. (O zaman asıl kahraman sensin.)

Kapı önünde tevhid; içeri girince de şirk! Yakışır mı? Bu nifak alâmetidir. İçi bozuk olmanın ta kendisidir.

Kalpte sadece
Allah olmalı

Tehlikede olduğunu görüyorum, acıyorum. Allah’a kul olduğunu iddia ediyorsun, ibadet ederken de kalbinde başkasını saklıyorsun. Hakiki manada O’na kulluk etseydin; O’nda yok olurdun. O’nun varlığında erir, kaybolurdun.

Kalıbın kendine has işi vardır. Kalbe de has olan bazı işler bulunur. Sebep kisvesinden soyunmak, kullara dayanmamak, kalbin yapması gereken şeydir. Kalp tevekkül denizinde yüzer. Allah bilgisini varlığına sindirir. Onun sonsuz ilim denizine dalar. Sebebi bırakır. Sebebin asıl sebebini arar.

Namaz ehli
kurtulacak
Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz şöyle buyurdular: “Gökten ateş yağınca, kurtulacak bir kişi de olsa, namaz ehli olur.”

(Yine) Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz şöyle buyurdular: “Bir anlık tefekkür, bir gece sabaha kadar yapılan ibadetten daha hayırlıdır.”

Allah hiçbir işi yapmaya mecbur değildir. O, mülkünde ancak dilediğini yapar. Allah’ı mülk sahibi bil. Bu sahip hayırlıdır. Başkasını seçme. Senin için iyi olmaz. Bir ağır yük kaldırdığın zaman, sırf kuvvetini görme. Allah’ın kudretini sez.

Aklınızı
çalıştırmıyorsunuz!

Aklınızı, mantığınızı çalıştırın. Hisle, hevesle hareket etmeyin; bunlarla olan yolda kalır. Size bir hâl olmuş. Hep duygularınızla hareket etmektesiniz. Mantığınız ve aklınız çalışmaz olmuş. Önce bilgilerinizi geliştirin. İlim kaynaklarına kendinizi kavuşturun. İlme ererseniz işleriniz kolay olur. Varlığınızı koruyabilirsiniz. Mücerret ve muayyen bilgi ile yetinmeyin. Her gün bir başkasını öğrenin. Sipsivri bir bilgi sizi kurtaramaz. Siyahla beyazı seçme (hak ve batılı ayırt etme) kabiliyetini gösterebilecek bilgiyi elde etmeye bakınız.

İlim, işi çağırır; iş onun çağrısına uyarsa iyi, uymadığı takdirde sahibinin boynunda çekilmez vebal olur.

Sevgin kimeyse
ona benzersin

Her kime bir sevgi duyuyorsan, aranızda manevi bir ilgi hâsıl olur. Bu bağlılığın ve ilginin kimlere ve nelere olduğunu ve olması gerektiğini iyi öğren. İşlerini ona göre düzenle. (Yanlış kişileri seversen, sen de onlar gibi olursun!) Birçok büyükler: “Sevgi yakınlıktır, yakınlık ise sevgidir” derler. Bunlar, maddi sebeplerle uzak da olsa manen yakındırlar.

Ulaşamayacağınız
şeyleri istiyorsunuz!

Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz şöyle buyurdular: “Allah’ın kula verdiği büyük cezalardan biri de, kulun kendine nasip olmayacak şeyi aramasıdır.”

Allah’ım, bize dünya ve ahirette, sana ermiş olmayı nasip et. Sana yakınlık tadını ver. Seni görmeye kavuştur. Gayrı görmeden Zât’ınla yetinen kişilerden kıl.(Âmin)

Hâlbuki bütün çabanız, yemeniz imkânsız olan malı toplamakta. Kavuşmanız ihtimali dahi olmayan nesneler düşünüyorsunuz. Yaptığınız binalara sağlığınızda oturmak belki nasip olmayacak.

Yapın, edin, eyleyin; ama kalbinize sahip olun. Dışınız dünyayı yapsın, kalbiniz Allah ve âhiretle olsun. Kalbinizi dünyaya kaptırırsanız, Rabbinizin yüce makamı perdeler arkasına girer, rûhâni hava tarafınıza esmez. Allah hem Aziz’dir, hem de Celil’dir.

İnsanın değeri
himmetine göredir

İnsanlar istek ve arzuları kadar yükselirler. Yücelik, şahsi yararı bir yana atmaktır. Daima üstün ve iyi düşünmek hoş olur. İnsan, düşüncesine ve tuttuğu işe göre kıymet bulur.

Buna göre, tuttuğun işte bir fayda umuyorsan, o fayda kadar büyük olursun. Herkes himmetiyle ölçülür. Dünyalık isteyen dünyalık bulur ve değeri o kadar olur. Allah’ı isteyen Allah’ı bulur, kıymeti de o kadar büyük olur.

Konuşma!
Sus, içini doldur!

Bu yol sükûtla başlar; ilki budur. Konuşmak sonradan gelir. Sus, taşma, içini doldur; sonra izin al, konuşmaya koyul.

Dini götüren 4 şey:

Dininiz dört şeyle gider:
1- Söylediğiniz, işinizi tutmazsa.
2- Bilmediğiniz işlere karışırsanız.
3- Bilmediğinizi öğrenmez, dolayısıyla cahil kalırsanız.
4- İnsanları, bilmedikleri şeyleri öğrenmekten alıkoyarsanız.

Şifa zikir
meclislerinde

Ey cemaat! Zikir meclisine fırsat buldukça geliyorsunuz. Ama ona bir ihtiyaç duyarak gelmiyorsunuz. Bu yüzden gereği gibi faydalanmak size nasip olmuyor. Şifa bulmak için ona geliniz. Vakit geçirmek için geliyorsunuz.

Kaynak: Seyydi Abdülkadir Geylani; Futuhu’l Gayb, Bedir Yayınevi.